Az çoktur ya da orijinal deyimiyle “Less is more”* bize yaşamda minimalizmin kapılarını açıyor. Az diyoruz ama ne kadar az?.
Kendinizi hayattan mahrum edecek ya da istediğiniz şeyleri yapamayacak kadar mı az? Tabii ki hayır. Burda asıl söylenmek istenen sizi asıl mutlu eden az ama öz nesneyle hayatta daha mutlu olmak aslında. Tabii bu sırada dolayısıyla daha az tüketerek dünyaya da özen göstermek. Bu yolla fazlalıklardan kurtulup kendimizi hem maddi hem de manevi yönden rahatlamış hissetmek elimizde. Malum, çağımız tüketim çağı. Tüketmekten anlık hazlar alıyoruz ama “satın alma” sona erdikten sonra bir boşluk yaşıyoruz. Sonra yeni bir şey alıyoruz. Minimalizmin bir amacı da bu kısır döngüyü kırabilmek. .
Tarihsel olarak bakacak olursak minimalizm modern sanat ve müzikte, kökeni 1960'lara giden, sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran bir akım. ABC sanatı, minimal sanat gibi tabirlerle de anılıyor. Ama ben sanatta ve ya müzikte değil de yaşamda minimalizmden bahsetmek istiyorum.
Minimalizm evinizde, odanızda, işyerinizde, giyim stilinizde ya da fikrinizde uygulanabilir. Çok kısa tanımıyla eşyalara bağımlı olmayan; çok şey başarmak ya da her şeye yetişmekle kendinizi hırpalatmayan sade bir yaşam söz ettiğimiz.
Peki bunun faydası nedir?
Daha az stresli bir yaşam, daha az tüketim, daha az borç, daha az temizlik yapma (örneğin kıyafet, ya da tozu alınacak eşya); kendine daha çok zaman ayırma, sevdiğin şeyleri giyme ve daha bir çok benzer neden.
Bu nedenlerden ötürü uzun zamandır beni etkisine alan bu akımı anlama ve uygulama çabam azalmadan devam ediyor. Minimalist yaşam kendine yavaş yavaş da olsa yer edinmeye başlarken Türkiye’de bu konunun çok yazılıp çizilmediğini fark ettim. Bu nedenle amacım burda başta minimalizm olmak üzere doğaya dönüş, sürdürülebilirlik, eskiye dönüş, sadeleşme ve ekoloji konularında biraz kalem oynatmak.
Minimalizm sizin de ilginizi çektiyse gelin bu hafta bir başlangıç yapın, masanızı toplayın. İş masanız, ders çalışma masanız, evdeki sehpanız... içinizden hangisi gelirse. İş masanızı örnek alırsak orda uzun zamandır duran dosyaları olması gereken yere kaldırdığınızda, eski ya da artık gereksiz evrakları imha ettiğinizde, masanızda yer işgal eden “ıvır zıvır”lardan kurtulduğunuzda (mesela monitörün üstündeki post-itleri temizlediğinizde) yaşadığınız mekansal ferahlığın çalışmanıza da yansıdığını göreceksiniz. Bir de çöpe ayırdığınız şeylerden geri dönüşüme uygun olanları ayırdıysanız bugünlük sizden iyisi yok demektir.
Sadeleşerek Zenginleşin : Yaşamın özünü anlamak için kalabalık ve gürültülü dünyanın ötesine geçerek sadeleşmemiz şart.
Comments