top of page

Arama Sonuçları

"" için 161 öge bulundu

  • Doğum çantanızda olması gereken 10 şey (ve fazlası)

    Yeni annelik tecrübesizlik demek, insan zaman geçip de geriye dönüp bakınca bunu daha iyi anlıyor. Bugun sizinle kendi 2. doğumumdan hareketle doğum çantanızda olması gerekenleri anlatacağım. İkinci doğumumda hastaneye bir kabin boy valiz bir de günlük çantam ile gittim. Kendimce tam ve pratik bir çanta hazırlamıştım ama hastaneden çıkarken kendimce azalttığım doğum çantamın yine de çok kalabalık olduğunu fark ettim. Sezaryen doğum olduğu için hastanede 2 gece kalmam gerekti. Yaklaşık 2,5 gün boyunca ihtiyaç duyduğum her şeyi aşağıda sıralıyorum, aralarında benim götürdüğüm ama hastanede zaten olan şeyler de var, onları da belirteceğim. Anne için; 2 Gecelik, 1 sabahlık 2 Emzirme sütyeni 1-2 çift çorap 2-3 iç çamaşırı (tek kullanımlık külotlar da alabilirsiniz, ben ilk doğumumda onlardan kullanmıştım ama zaten yetişkin bezi verildiği için gerek kalmıyor) Lanolin Göğüs Ucu Kremi Diş fırçası, macunu, hastanede yıkanacaksanız seyahat boy şampuan, deodorant, dilerseniz makyaj malzemesi Cüzdan, telefon, şarj aleti gibi kişisel eşyalar Hastane çıkışında giymek için kıyafet Hastane için terlik (ben kendi terliğimi götürdüm ama otellerde olduğu gibi tek kullanımlık terlik olabiliyor. İlk gün yoğun kanama olabileceği için başta onu kullanmanızı öneriyorlar) Yetişkin boy ped (ben normal ped götürdüm sonra da hastane zaten ped verince kullanmama gerek kalmadı) Kendim için olan eşyalardan terlik ve ped gereksiz oldu yani, bir de ben çok terlersem diye 3 gecelik götürmüştüm ama 3. gün zaten hastaneden çıktığım için gerek kalmadı. 2 gece kalınacaksa her şeyden 2'şer almak ideal olacaktır. Bebek için; 2-3 body ve tulum 1-2 çift çorap 1 çift eldiven 1 şapka (bu 4 madde için ben kıyafet setleri yapıp buzdolabı poşetlerine koymuştum. Ancak ben bebek kaç kilo gelir emin olamayıp hem yenidoğan hem de daha büyük kıyafet koymuştum, en çok abarttığım kısım da bu oldu. Aslında şimdiki aklımda evde bu setleri hazırlar sonra bebeğe göre evden getirtirdim zaten eve gidip gelen birileri oluyor. Daha ilk günler olduğu için henüz çiş sızıntısı filan gibi kazalar da pek olmuyor) 1 Battaniye (hastanelerde genelde tam bir set oluyor ama siz kendi battaniyenizi isteyebilirsiniz diye 1 tane ekledim). Müslin Bez: Ben 2 tane götürdüm, oda çok sıcak olduğunda battaniye yerine serdim ve benden başkaları kucağına almak istediğinde omuzlarına serdim. (Kış ise) Astronot Tulum Bebek bezi (hastaneden verildi bize, sizin de önden arayıp sormanızda gerek var, ben belli bir marka istediğim için yanımda götürmüştüm ama zaten aynı bez vardı hastanede de, boşa götürmüş oldum) Almayın: Kundak: Şimdi evde pratik kundaklardan kullanıyoruz çünkü oğlumun elleri kolları uykusunda onu uyandırabiliyor. Ama hastaneye götürmek gereksizmiş (ki ben götürdüm). İlk günler zaten çok yorgun oluyor ve battaniye de aynı işlemi görüyor. Pişik Kremi: bebekler malum ilk günler mekonyum denen siyah bir kaka yapıyor. O da pişik yapmazmış. Ben koca bir kutu pişik kremini boşa taşıdım:) Biberon, emzik, silikon göğüs ucu, süt sağma makinesi: ilk günlerde biberon yerine kaşıkla, enjektörle ya da kadehle besleme öneriliyor, emzik vermek için de en az 10-15 gün (hatta 45 gün en ideali deniyor) beklemek gerekiyor. Emzirme başlamadan ihtiyaç duyup duymayacağınız belli olmayan göğüs kalkanı, ucu gibi ürünlere de gerek yok. Gerekirse zaten hastane etrafındaki eczanelerden rahatlıkla bulabilirsiniz. Süt sağma için de yine bebek hemşireleri size destek olacaktır. Boşuna evden taşımayın. Ben bunları ilk doğumda hastaneye götürmüştüm. Bu sefer boşuna taşımadım. Sizin benzer bir tecrübeniz olduysa fazladan yanınıza aldığınız neler var? Henüz alışveriş yapmadıysanız şu liste işinize yarayabilir: https://ty.gl/sqcngeal27

  • Kıyafetlerinizin kumaşını biliyor musunuz?

    Bundan birkaç yıl önce henüz gardırobumdaki polyester bazlı kıyafetleri tam elememişken bir akşam elemek için oturdum ve bu sırada rastgele kıyafetlerin etiketlerini Instagram'da paylaştım. instagramda gelen mesajlar bu konunun birçoğumuz için hassas olduğunu ama yine çoğunluğumuzun bilgisinin eksik olduğunu gösterdi. Ben de bu konuda sizle bir yazı paylaşmaya karar verdim. (Dolabınızda sadeleşmeye niyetlendiyseniz şu yazıyı okumayı unutmayın) Mesela yünü düşünelim. Ben eskiden yün kazağın düşüncesine bile dayanamazdım. Şimdi anlıyorum ki benim yün kazak sandıklarım %100 yün değilmiş ki, sentetikten örülmüş şeylermiş. Yün meğerse yumuşacık ve terletmeyen bir hammaddeymiş. Diğer çeşitlere geçmeden öncelikle bilinen ilk kumaşa gidelim mi? Bilinen ilk kumaş, Çatalhöyük'te yapılan kazı çalışmalarında kendirden dokunmuş bir keten parçasıymış. Keten bugün de en iyi kumaşlardan biri sayılıyor. Pamuk ne kadar doğal olsa da ne yazık ki tarımında kullanılan ilaçlardan çok etkileniyor. Tabii "petrol" çıktısı olan polyestere göre daha iyi olsa gerek. Ama "keten" bu anlamda da daha temiz. Kumaş çeşitlerini temel olarak doğal ve sentetik olarak 2'ye ayırabiliriz. Kumaşın doğallığı da dokunduğu ipten, ipinki ise onu oluşturan liflerden geliyor. Lifler hayvansal (yün, ipek) ya da bitkisel (pamuk, keten) ise doğal kumaştan bahsedebiliriz. Sentetik lifler ise sentetik ip ve dolayısıyla sentetik kumaş olarak karşımıza çıkıyor. Yarı sentetik ipler selüloz(odun hamuru) dan oluşup rayon denen bir kumaşa dönüşüyor. Viskoz, modal, asetat olarak da bilinir. Bambu da yarı sentetik. Şöyle de diyebiliriz bitki bazlı ama işlemden geçiyor. Sentetik lifler ise tamamen kimyasal yöntemlerle üretiliyor. Naylon, polyester, polyamid, bunların hepsinin yapıları pet şişeler ile aynı! Doğal Kumaş Çeşitleri ; Nefes alan, terletmeyen ve alerjik özellikleri olmayan, çabuk buruşup, ütülenmesi zor olan ve bakımı zor olan kumaş çeşitleridir. 1-İpek (Silk) 2-Keten (Linen) 3-Yün (Wool) 4-Pamuk (Cotton) Neden sentetik kumaşlar tercih ediliyor diye sorarsanız ise hammadde ucuzluğunun yanı sıra Sentetik liften yapılmış giysilerin iyi görünmesi de önemli bir nedendir. Şekil tutar, buruşmaz, kolayca yıkanır, dayanıklıdır, boyalar kolayca renk atmaz. Bu kolaylıklarının yanı sıra sentetik kumaşlar iki ciddi sakınca vardır: hava geçirmez ve toz ve kir parçacıklarını absorbe etme eğilimdedir. Kumaş çeşidi diye aradığınız zaten onlarca çeşit çıkıyor. Bunun nedeni az hammadde olsa da dokuma çeşidine göre bir hammaddeden birçok farklı kumaş çıkması. Örneğin pamuklulara bir bakalım: Basma kumaş, Blucin, kot, denim kumaş (denim, Jean fabric), Çarşaflık kumaş, damask kumaş (Damask fabric), Diril Kumaş, Diyagonal kumaş (Diagonal fabric), Etamin kumaş (Cross-stitch fabric), Gabardin kumaş (Gabardine fabric), Gaz bezi (Gauze), Gömleklik kumaş (Terry Koton), Kaput bezi, Krep kumaş (Crepe fabric), Mermerşahi kumaş (Mermerşahi fabric), Müslin kumaş (Müslin fabric), Opal kumaş ( Opal fabric), Organze kumaş (Organza fabric), Ottoman kumaş (Ottohman fabric), Pamuklu Jorjet (cotton georgette), Patiska kumaş (Batiste) ve dahası... Okurken yoruldunuz mu benim gibi :) Alışveriş yaparken en iyisi etiket okumak. Zaten etiketlerde bu detay değil de hammadde yer alıyor. Amacınız doğal hammaddelerin peşine düşmek olsun. Ama tercihe göre belli oranda karışımlara da onay verebilirsiniz. %90 pamuk ve % 10 Likra gibi. Yukarda saydıgımız kolaylıklarından dolayı kıyafetin pratikliğini arttırmak amacıyla kullanılan ve kumaşı domine etmeyen oranda sentetik çok da sorun olmayabilir. Ama bu oran sentetik tarafında arttıkça nefes almama terletme özelliklerinin artacağını unutmayın. Özellikle de iç çamaşırında %100 pamuk tercih edin. Atlette ise sıcak tutması adına %100 yün tercih edebilirsiniz. Hangilerine karşı dikkat edeceğimizi tekrar edelim: Polyester, Naylon, Lycra, Akrilik, Asetat Yarı sentetik ipler günümüzün yeni teknolojisi ben bu yazıyı ilk yazdığım günden bugüne Model, lyocell gibi yenileri eklendi. Hiç sorun yok diyen de var. Sonuçta yarı da olsa kimyasal diyen de. Benim önerim elinizde halihazırda bu kumaşlardan kıyafet varsa onları giyip o gün daha dikkat edin kendinize. Sizi nasıl hissettirdiğine. Nefes almadığını hissederseniz elimizdekileri eler ve bir daha alım yaparken o kumaşlara dikkat edersiniz. Yorumlarınızı bekliyorum.

  • Boşluk Prensibi, biriktirdiğin şeyler nelere mani oluyor?

    Sadeleşerek Özgürleş çalışmalarında kıtlık bilinci ve boşluk prensibine mutlaka atıfta bulunuyorum. Kıtlık bilincini başka bir gün konuşalım ama bugün amacım size boşluk prensibinden bahsetmek. Aşağıda o meşhur Principle of Emptiness- Boşluk Prensibi yazısının çevirisini bulabilirsiniz (çeviri bana ait değil, ben de internetten araştırdım). Yazı minimalizme göz kırpmaktan geri kalmıyor. Bir düşün.. Kimbilir belki bir gün onlara ihtiyacın olur düşüncesiyle gereksiz eşyaları biriktirmeyi alışkanlık edindin mi? Belki gelecekte ihtiyacın olur düşüncesiyle parayı hiç kullanmadan sadece biriktirme alışkanlığın var mı? Uzun bir süredir zaten giymediğin elbiselerini, ayakkabılarını evinde artık kullanmadığın eşyaları hala saklıyor musun? a kendi içinde yaşadığın hayal kırıklıklarını, gücenmeleri korkuları üzüntüleri ve benzer duyguları biriktirme alışkanlığın mı var? Bu alışkanlığından vazgeç çünkü bunu yaparak kendi zenginliğine karşı geliyorsun! Hayatına yeni şeylerin girmesi için önce onlara yer açman gerekiyor. Bolluğun sana gelmesi için yaşamında yer işgal eden fakat işe yaramayan şeylerden kurtulman gerekiyor. İşte yaratacağın bu boşluğun kuvveti tüm arzularını hayatına çekecek olan gücün ta kendisidir! Eski ve işe yaramayan maddi ve manevi tüm varlıklarını biriktirdiğin sürece yeni fırsatlar için yerin olmayacak. Eşyalar sürekli dolaşmalıdır. Çekmecelerini dolaplarını depo gibi kullandığın yerleri boşalt. Artık kullanmadığın eşyalarını ver gitsinler. Bir yığın kullanmadığın eşyayı biriktirmek seni olduğun yere sabitleyerek ilerlemeni engeller. Ancak yine de, hayatta ilerlemeni engelleyen bu eşyaların kendileri değil onları biriktirme alışkanlığındır. Onları ısrarla elimizde tutarak darda kalacak olmanın ve yoksulluğun olasılığını düşünürüz. Yarın bir gün onlara ihtiyacımız olursa bu ihtiyacı karşılayamamaktan korkarız. İşte bu düşüncelerle zihnine iki mesaj gönderiyorsun. 1 ) Geleceğe güvenin yok! 2 ) Sen zaten yeniye ve daha iyisine layık değilsin. Bu yüzden eski ve işe yaramaz eşyaları saklayarak kendini mutlu ediyorsun! Rengini ve parlaklığını yitirmiş her şeyden kendini özgür bırak! Artık yeninin sana gelmesine ve yaşamına girmesine izin ver.. Joseph Fort Newton

  • Vampir elektrik nedir?

    Vampir elektrik bir korku filmi adı değil. Tam tanımına bakarsak pili tamamen şarj olduğu halde prizde takılı bırakılan elektronik cihazların veya ucunda cihaz olmamasına rağmen prizde takılı bırakılan adaptörlerin tükettiği enerjinin adı. Yani bize hep söylenen "boş yere prizde cihaz bırakmayın sözü" bir klişe değil. Düşünün belki cihaz başına düşen enerji tüketimi önemsenmeyecek derecede düşük gelebilir ama milyarlarca cihazın toplam vampir elektrik tüketimi milyonlarca ton karbon gazı salınımına işaret ediyor. Örneğin Amerika'da yıllık vampir elektrik tüketimi 80 milyon ton karbon gazı salınımına neden oluyor bu da 15 milyon arabanın yıllık karbon gazı salınımına eşdeğer. Bu yazıyı okuduysanız evde bir kontrol yapmanın tam zamanı, bu yazıyı sevdiklerinize yollayarak onları da küçük görünen bir değişimin aslında ne kadar büyük bir fark yarattığı konusunda haberdar edebilirsiniz. Evinizde tasarruf sağlayacak ürünler için : Buraya göz atın

  • 2. el alışverişte nelere dikkat edilmeli?

    Tek bir kötü deneyimin sizi etkilemesine izin vermeyin. 2. El kıyafet satmak kadar almak da cok doğal ve döngünün çalışması İçin de gerekli. Benim ilk 2. El alışverişim 10 yıl kadar önce yurtdışına taşındığı için blogunda çantalarını satan bir moda yazarından olmustu. Yalnız dönem söyle bir dönem: Instagramda böyle günlük yazılar hikayeler yok; sevdiğiniz blog yazarlarının sayfalarına her gün bakmak ya da yeni yazılar İçin alarm kurmak var. Neyse o günden sonra da hem kendime hem çocuklarıma hem de evime 2. El şeyler almaya devam ettim. Alacağınız şeye göre değişmekle birlikte kıyafetler için 3 önemli şeyi size hatırlatmak istedim Bedenini yazsa da siz mutlaka kıyafetin ölçülerini isteyin. Her markanın bedeni farklı. Hasarlı ürünler de paylaşılabilir çünkü hasar konusu herkese göre değişebilir. Burada önemli olan dürüstlük ve sonradan sürpriz yaşamamak. Lütfen aydınlıkta çekilmiş ön-arka fotoğraf da isteyin. Ve en önemlisi 2. Elin dünyasında kendinizi kaybetmeyin. Gerekli olan şeyleri alın. Nasılsa geri yollarım diyip bedeninden emin olmadığınız şeyleri almayın. Satarken de dikkat edilmesi gerekenlere de ayrıca değinelim. Bu arada benim 2. El bulduğuma en cok sevindiğim şey Puset tentesi olmustu. Bizimki kaybolmustu ve yedek parça yoktu. Sonra letgodan bulmuştuk 👌👌 Sizin 2. El deneyiminiz nasıl? Aldığınız en mantıklı ürün ne?

  • Hayatınıza biraz Zen katmaya ne dersiniz?

    Hayatınıza biraz Zen katmaya ne dersiniz? Basit Yaşama Sanatı bir Zen Budist Rahibi olan Shunmuyo Masuno’nun basit yaşama üzerine 100 önerisinden oluşuyor. Aslında bu kitabı geçen yıl eve ilk kapandığımız dönemde okumuştum ama şu aralar okulların açılması ve hayatın yoğunlaşmasıyla bir daha üzerinden geçeyim dedim. Okurken de size aktarmak istediklerim çıktı. 100 öneri arasından 5 tanesini sizin için seçtim. Birkaç alıntıda kısa ama anlaşılır şekilde size aktarabilmek için anlamı bozmadan 2 cümleyi birleştirdiğim oldu. - Özellikle işlerin en yoğun ve en karmaşık olduğu dönemde her zamankinden 15 dk erken kalkmayı deneyin. Omurganızı esnetin, yavaşça nefes alın. Dinginleşin. - İhtiyacınız olmayanları elden çıkarın. Basit yaşamak aynı zamanda fiziksel ve zihinsel yüklerinizden kurtulmak anlamına gelir. Bağlılıklarınızı kopardığınızda hayatınıza yeni bir bolluk ve bereket akacak. - Masanızın üzerini temizleyin. Günün işlerini bitirmeden evvel masasının üzerini temizleyip toplayanların beyni daha dinlenmiş oluyor. - Sadelik işe yaramayan şeyleri ayıklamaktan ibarettir. Bir şey gerçekten lazım mı karar verin, eğer lazımsa ona iyi bakın. - Değişimin güzelliğini bulun. Her şey daimi bir akış halindedir. Bu değişimlerde korkacak hiçbir şey yoktur. İçindeki güzelliği ve umudu görün. (Yazar: Shunmuyo Masuno) Siz de kitaplarınızı paylaşıyor musunuz? Birinin okuduğu sayfalarda gezinmeyi mi yoksa yeni alınmış bir kitabın taze kokusunu mu daha çok seviyorsunuz? Bu alandaki kitap önerilerime ulaşmak için : buraya tıkla

  • 5 Adımda Bitkilerinizle Kış Hazırlığı

    Mevsim değişiklikleri sadece bizi etkilemiyor. Bitkilerimiz de büyük değişimden geçiyor. @kozalakev ile başlattığımız #yeşillenmehareketi nde bu hafta kışa hazırlanıyoruz. 5 adıma bakalım: 1. Cama temas eden ya da kalorifer önünde duran bitkilerinizi başka konumlara alın. 2. Bir çok bitki uykuya geçer büyümesinin yavaşlaması ya da durması normaldir, üzülmeyin. 3. Toprak ve saksı değişimlerini sonlandırın. 4. Bir miktar yaprak kaybı normaldir, korkmayın. 5. Bitkilerinize bitki besini vermeyi kesin ve sulama sıklığını azaltın. Benim aklımda monsteramın saksısını değiştirmek vardı ama bu uyarılarla bahara kaldı. Sizin de normalde bitkileriniz için kış hazırlıklarınız oluyor mu? Bitki bakımı için işinize yarayabilecek ürünler burada .

  • ENİ BAŞLAYANLAR İÇİN BAKIMI KOLAY 10 BİTKİ

    Selamlar, geçen hafta instagramda @kozalakev ile paylaştığımız #yeşillenmehareketiv nin ilk gönderisine gelen yorumlarda bitki bakmaya başlamak isteyen fakat deneyimi olmadığı için cesaret edemeyenler ya da bugüne kadar kötü deneyimleri olanlar olduğunu görünce, bu haftanın konusu da kendi kendisini belirlemiş oldu. Siz de “Ben zamanında kaktüs bile öldürdüm, hiç bitki bakamıyorum” diyenlerdenseniz, tam da yerine geldiniz. İşte, bitki bakımı konusunda hiç tecrübesi olmayanların da rahatlıkla bakabileceği, bakımı kolay 10 bitki ve bakımları hakkında birkaç minik ipucu :) Zamia / ZZ (Zamioculcas Zamifolia): Bu bitkiyi alın ve unutun. Hatta hakkında bir deyiş bile var; “Zamia’yı öldürmenin tek yolu, onu sulamaktır”. Kauçuk (Ficus Elastica): Hem iç hem dış mekanda bakılmaya uygun, iç mekanda bakılırsa direk güneş ışığından yanmayacağı bir noktada konumlandırılmalıdır. Kılıç çiçeği (Sansevieria): Bu bitkinin tüm türleri de hiç bakım istemeyen, hatta her devlet dairesinde bile bir köşede yıllaarrr boyu yaşadığı için ‘devlet memuru’ diye esprisi yapılan çiçeklerdir.. Yeter ki iyi ışık alsın.. Salon Sarmaşığı (Pothos): Salonunuzu kolayca balta girmemiş ormana çevirebilecek, çok da kolay çoğaltılan bir bitki.. Aman dikkat, evcil hayvanlar için hayli zehirli.. Difenbahya (Dieffenbachia): Bu bitki de çocukluğumuzda hemen her salonda olan bir bitkiydi. Bakımı çok kolay, fakat hem küçük çocukların, hem de hayvanların yutması durumunda yüksek toksisitesi olan bir bitki. Deve Tabanı (Monstera Deliciosa): Uzun ömürlü, büyük, nemli ortam seven ama güneşten de nefret eden bir bitkidir. Telgraf Çiçeği (Tradescantia): Telgraf çiçeklerinin tüm türleri her yola gelir, istediğiniz ortamda rahatlıkla büyütebileceğiniz, sarkan ve çok şık bir bitkidir. Mum Çiçeği (Hoya Carnosa): Mum çiçeğine çiçek açtırmayı başarmak zor olsa da bakımı çok kolaydır. Boool güneş her derdine devadır. Şeflera (Schefflera): Yine çocukluğumuzda her evde olan bitkilerden biri şeflera.. Her ortama, her ihmale göğüs gerer kendisi. Yuka (Yucca): Yucaları fazla sulamaya gelmez, bakım koşulları kolaydır, eğer koşullarına uyarsanız sizi hiç pişman etmez. Bakalım hangisiyle başlayacaksınız. Bu arada, bitki bakımı için işinize yarayabilecek ürünler burada .

  • AZ GÜNEŞ ALAN EVLER İÇİN İDEAL 5 BİTKİ

    Bitki yetiştirmenin olmazsa olmazı nedir? Su ve güneş. Hatta su bitkilerin kanıysa, güneş de canı :) Ama bir çoğumuzun salonu hatta bazen evinin tamamı güneş almıyor. Peki bu, bitki ebeveyni olmaya engel mi? Tabii ki değil! @kozalakev hesabının kurucusu Seda Cengiz ile başlattığımız #yeşillenmehareketi nin ilk paylaşımını az güneş alan evlere ayırdık. Her ne kadar güneş bir çok bitki için vazgeçilmez olsa da, bazı bitki türleri için (özellikle tropik türlerin hemen hepsi) sadece gün ışığı yeterli oluyor. Peki bu listedeki bitkilerin sevdiği gün ışığının şekli-miktarı-şiddeti nedir? Bu bitkiler, parlak gün ışığı (indirekt ışık) diye tabir ettiğimiz, direkt güneş almayan fakat tüm gün aydınlık olan ortamları tercih ediyorlar. Bu ortamlar özetle; kuzey cepheye bakan bol aydınlık, pencere yakını noktalar ya da batı cepheye bakan ve sadece yumuşak akşam güneşi alan noktalar. Eviniz diğer cephelere bakıyorsa ve bu bitkilerden birini bakmak istiyorsanız bitkinizi mekanda pencereden en uzak olan noktaya ve büyük bir mobilyanın gölgesinde kalacak şekilde de yerleştirebilirsiniz. Mesela Kozalak Ev’in sabah 11.30’dan akşam 18.30’a kadar cayır cayır güneş alan salonunda bu bitkilerden 3 tanesi kitaplığın ve kanepenin gölgesinde mutlu mesut yaşıyorlar :) Ama direkt güneş ışığı almayan bir mekanda olsalardı, mutlaka cama yakın ve bolca gün ışığı alabilecekleri bir noktada konumlandırılacaklardı. İşte günümüzün popüler bitkileri arasından böyle mekanlarda mutlu mesut yaşayıp gidecek 5 bitki ve birkaç küçük bakım tavsiyesi; Deve Tabanı (Monstera Deliciosa): Evinizin devi olmaya aday bu uzun ömürlü tropik bitkiyi tek yöne eğilmemesi için olduğu yerde düzenli aralıklarla çevirin ve hergün yapraklarını içme suyuyla fıs fıslayın. Pilea (Pilea Peperomioides): En şirin bitkilerden biridir. Dibinden bolca minik bebek verir. Çok kolay çoğaltılır. Güneşin miktarı arttıkça yaşamaya devam etse de yaprakları kıvrılmaya ve sağlıksızlaşmaya başlar. Fil Kulağı (Alocasia Polly): Çok asil görünüşlü fakat mutlu etmesi çok zor bir bitkidir. Alttan da hava almak ister. Normal delikli saksılardan da öte, altı bol bol delikli olan bir saksı tercih edilmelidir. Kauçuk Ağacı (Ficus Elastica): İç mekandaki küçük bir süs ağacından, bahçedeki devasa bir ağaca kadar büyüyebilir. Bakımı çok kolaydır. Dış mekanda bakılıyorsa güneş almasında bir sakınca yoktur. Maranta (Maranta Leuconeura): Dua çiçeği olarak da bilinir. Diğerlerine göre sulama sıklığı daha nadirdir. Sulamalar arası toprağın bir hafta kadar kurumasına izin verilmelidir. Bu bitkilerle ilgili detaylı bakım önerileri ve daha fazla bitki ebeveynliği listesi için @kozalakev ve @turkisiminimalizm instagram sayfalarına da bekleriz. Bu arada, bitki bakımı için işinize yarayabilecek ürünlere de burada n ulaşabilirsiniz.

  • Sıvı Sabun Yapmaya Var Mısınız ?

    Siz de el yıkarken ya da duşta temizlik için sabun kullanıyorsanız ufalan sabunlar sizin de sorununuz olabilir. Elimizdeki parça sabunları ufak olarak kullanmak zor olabiliyor, bu parçaları birbirine yapıştırmak ya da bir tül kese içinde biriktirip kullanmak mümkün. Ben size bir öneri daha sunmak istedim. Evimizde kullandığımız katı sabunlar bir süre sonra bildiğiniz gibi ufalıyor ya da parçalanıyor. Bizim evde sabunların parçalanmasının en büyük nedeni çocukların yumuşayan sabunları mıncıklayarak küçültmeleri, o yüzden birbirine eklemeye çalışmak yerine başka ne olabilir dedim: Cevap sıvı sabun. Ben ilk kez denedim, baktığım tariflerde 1 bardak rendelenmiş sabuna 3-4 Bardak su ekleyen vardı ama bana çok geldi.. Ben yaklaşık olarak 1’e 2,5-3 bardak gibi su ekledim. Bir de ben rendelemeyi unuttum.: ) Siz unutmayın, rende sabunla çok daha hızlı olur. Kısık ateşte hepsi eriyene kadar ocakta tuttum. Sonra da ılınması için bir bitki çayı demliğim var. Ona döktüm. Amacım sonra da onun agız kısmıyla rahatça elimdeki kaba dökmekti. Hunim yok : ) Ilındıktan sonra farklı sabunları birleştirdiğim için ortak bir koku olsun diye tamamen keyfi olarak 2 damla nane uçucu yağ ekledim. Gıda boyasıyla renk vermek de mümkün. Boya da uçucu yağ da tamamen size kalmış. Bugün 5. Günü, kıvamı biraz 2. Günde biraz daha oturdu. Yoğun klasik bir market sıvı sabun dokusu yok ama temizlik hissi olarak güzel. Yoğunluk için gliserin ekleyenler var. Ama evde genelde olan bir malzeme değil. Başta yazdığım gibi sıvı sabun yerine parçaları birbirine yapıştırmak ya da bir tül kese içinde biriktirip kullanmak da bir çözüm, sizden ayrıca başka bir yol olarak rendeleyip ufaltıp deterjanınıza ekleyerek çamaşır yıkamada kullanmak da geldi. Siz de parça sabunları değerlendiriyor musunuz?

  • Banyoda Su Tasarrufu için 9 Öneri

    Kışın sonuna doğru gelen yağmurlar barajlardaki kritik su oranını yükseltse de suyu tasarruflu kullanmak gündemimizden düşmemeli. Size banyoda su tüketiminizi azaltmak için 9 öneri hazırladım, birçoğunu zaten uyguladığınızı düşünüyorum. Okurken ne kadar basit olduklarını göreceksiniz. Eğer henüz uygulamadıklarınız varsa hemen hayata geçirin. Sizce en olmazsa olmaz öneri hangisi? Çamaşır makinenizi tam dolu halde çalıştırın. Kıyafetleriniz gerçekten kirlenmediyse havalandırmak yeterli olabilir.1 saat giydiğiniz bir tsirtü refleksle çıkarır çıkarmaz yıkanmaya atmayın. Kurutma makinenizde biriken suyu yer silmek, ütü yapmak, sifon çekmek yerine kullanabilirsiniz. Sifon haznesine içi dolu bir su şişesi yerleştirin ki her seferinde daha az su kullanılsın. Tuvaleti bir çöp kutusu olarak kullanmayın. Tuvalette elinize geçen saç,kağıt gibi şeyleri çöpe atın. Dişlerinizi fırçalarken, ellerinizi sabunlarken, traş olurken musluğu kapamayı unutmayın. Damlatan musluklarınızı tamir edin. 1 damladan ne olacak demeyin. Unutmayın damlaya damlaya göl olur. Duş sürenizi 5 dk'dan uzun tutmamaya çalışın. Banyo yaparken su sıcaklığını ayarlarken su boşa akmasın bir kovada biriktirin.

  • Eğer daha sade bir eviniz olsaydı hayatınız değişir miydi?

    Eğer daha sade bir eviniz olsaydı hayatınız değişir miydi? Bu soruyu size sorduğumda sizden gelen cevaplar bire bir aşağıdaki gibiydi. Hem de aynı cevaplar üst üste defalarca gelmişti. Birinciliği ise uzak ara “Daha çok zamanım olurdu" idi. Gelin neler demişsiniz bakalım öncelikle: Daha az eşyam olsa daha az temizlik yapılacak alan olurdu. Daha az eşyam olsa aradığımı daha kolay bulurdum sanırım. Daha az eşyam olsa ne giyeceğim diye harcadığım yarım saat bana kalırdı. Daha az eşyam olsa eşyalara ayıracağım enerjiyi kendime aktarırdım. Daha az eşyam olsa daha az stresli ve kaygısız olurdum. Daha az eşyam olsa daha az sürede işlerim biterdi ve aileme daha çok zaman ayırırdım. Daha az eşyam olsa kendime, ilgi alanlarıma daha çok vakit ayırır, daha huzurlu sakin olurdum. Daha az eşyam olsa bağımsızlığın getirdiği hafiflikle daha yaratıcı olurdum. Daha az eşyam olsa evim, dolaplarım, çantam gözüme hoş görünürdü. Siz bu cümlelere bakınca ne düşünüyorsunuz? Bu biraz da sanırım hazır olma meselesi. Bazen bir şeyin bize iyi geleceğini biliyor ancak hayata geçiremiyoruz. Daha tam olarak ikna olmuyoruz çünkü. Belki yazdan hatırlayanlar olur. Nedenini bul demiştik. İşte size bir sürü güzel neden. Size en yakın gelen hangisi?

bottom of page