2016 yılına damga vuran Danimarka’nın Hygge akımından sonra 2017 İsveç’lilerin tam kararında anlamına gelen kelimesi Lagom kelimesinin popülerliğine şahit oldu. Lagom mütevaziliğin bir kutlaması adeta. Hygge yaşanan tatlı bir an iken Lagom bir yaşam biçimi.
Hygge beraberinde kocaman pofuduk battaniyeleri, kocaman kupaları, mumları getirirken Lagom da tadında bir sadeliği evlerimize taşıyor. Ama bu sadeliği sadece dekorasyonda düşünmeyin, evlerin enerjisinin, yemeğin hatta insanın kendi zamanının bile tam kararında kullanılması Lagom’un içine giriyor.
Hayatımıza her alanda denge getirmeyi amaçlayan Lagom dergilere, bloglara konu olurken bir yandan aynı Hygee gibi Lagom kitapları da raflarda yerini bulmuş durumda. Ikea Ingiltere LIVE LAGOM project projesini hayata geçirip sürdürülebilir bir ev için tüyolar verirken İngiltere’de basımına başlanan Read Lagom dergisi 7. Sayısını çıkarmış durumda.
Hatta Amazon’da Lagom’la ilgili arama yapınca çıkan aramalara bakılırsa gerçekten “Çözüm Kuzey’de” dediğimiz bir dönemdeyiz. Hygge; Lagom ve Lykee (mutluluk). Hayatın anlamı bu aralar kuzeyde aranıyor desem pek de yanlış olmaz sanırım.
Hygge akımı getirdiği o tüm aksesuarlarla ceplere biraz zarar verirken Lagom ise “Bu sene daha tutumlu olacağım.” diyenlere daha çok hitap eden bir felsefe.
Bir efsaneye göre Lagom kelimesi Viking deyimi olan “Laget om”dan yani bir masada içi şarap dolu boynuz elden ele geçerken birinin içmesi gereken miktardan (ne az ne çok, herkese yetmesi için tam kararında)geliyor.
Peki biz de hayatımıza biraz lagom taşımak için neler yapmalıyız? Miss Minimalists bu konuda cok güzel 4 öneride bulunmuş, ben de ondan alıntılıyorum:
- İstifçilikten kaçınmalıyız. Bu zaten sadeliğin özü değil mi? Tam da ihtiyacın olan ve sevdiğin şeyleri elinde tutmak.
- Aşırılıktan kaçınmalıyız: Minimalist olalım derken tek çatal ve tek bardakla yaşayıp kendimizi her türlü güzellikten mahrum etmemeliyiz.
- Eşitliği kucakla: Nüfus artarken kaynaklarımız hala kısıtlı. Biz aşırı tükettiğimizde ve olması gerekenden çok tükettiğimizde başkaları için ve gelecek nesiller için “az” bırakıyoruz. Tüketimimizi azaltarak ve elimizdekinin fazlasını paylaşarak eşitliğe katkıda bulunabiliriz.
- “Kıvamında” fikrini benimseyin: İster yemek&içmek olsun ister hobiler ya da sahip olduklarımız. Aşırı düşkünlükten kaçınmalıyız.
Yukarda bahsettiğim gibi Lagom’un bir de tasarrufa yönelik tarafı var.
Mesela evde elektrik tüketimi daha az olan LED ampuller kullanmak, prizde şarj aleti bırakmamak, eşyaları kapama tuşundan tamamen kapamak gibi önlemler.
Geri dönüşüme özen göstermek. Hatta upcycle yani ileri dönüşümü de hayatınıza katmak. Mesela çocukların resimleri ya da sanat projeleri için ne kadar çok kağıt ya da karton tüketilir, evdeki boş defterler birden bebeklerin karalama defterlerine dönüşür örneğin. Elinizdeki karton ambalajları, yumurta kutularını vs geri dönüşüme atmadan önce başka bir yerde biriktirip bu tür aktiviteler için değerlendirebilirsiniz.
Yiyecek israfından kaçının. Alışveriş yaparken liste kullanın hatta mümkünse haftalık ne yemek pişireceğinizin listesini yaparak hazırlıklı olun. Ve biraz gözlemci olarak evde nelerin çöpe gittiğine bakın, meyveler mi çürüyor ya da yumurtalar mı zamanı gelmeden bozuluyor gibi.
Gördüğünüz gibi Lagom aslında minimalizmi benimseyenler için çok tanıdık bir kavram. Bir ülkenin bunu kültür olarak benimsemesi sizce de harika değil mi?
Yazıyı beğendiyseniz Hyyge, Lyyke, Lagom ve Fika'dan bahsettiğim bu videoya da göz atın.
Comments