Bu hafta sitede bir ilk yaşanıyor. Sevgili @kufnoktasi bize kompost deneyimini anlatıyor. Küf noktası hesabının yazarı Rana’yı daha önce stroyde paylaştığım temizlik için portakal kabuğu attığı sirkeli paylaşımdan hatırlayabilirsiniz. Öncelikle Rana’ya çok teşekkürler davetimi kırmadığı için. Hayatında bire bir kompost yaptığı için bu konuyu benim okuyarak derlememden çok daha iyi anlatmış tabii ki. Peki aramızda başka kompost yapanlar var mı? Onların da deneyimlerini okumak isteriz.
Rana'nın deneyimlerine geçmeden önce kompostu bir tanımlayalım: Organik atıkların bir araya getirilerek çürütülmesi sonucu doğal gübre elde edilmesidir. Tarım veya çiçek yetiştirme için kullanılacak olan toprağın yapısını zenginleştirmek ve düzenlemek için kullanılır. Toprağın daha iyi hava almasını, daha iyi işlenebilmesini ve su tutma kabiliyetini artırır. Ve bizim de çöp diye düşündüğümüz atıkların bir kısmının dönüşüme uğramasını, değerlendirilmesini sağlar.
Kompostu özel kutularda yapanlar olduğu gibi bahçede alan kazarak yapanlar da var. Amerika'da ise evde buzlukta meyve sebze çöplerini toparlayıp belediyenin kompost merkezlerine götürmek mümkün. Belki ilerde burda da mümkün olur.
Rana arka bahçede yapmayı seçmiş. Hadi şimdi onun yazısını okuyalım:
Herkese merhaba, ben instagram’dan Küf Noktası. Uzun yıllardır, bir gün blog açarsam diye “masaüstüne” kaydettiğim yazıları, blog açma cesareti bulamamış biri olarak hala bekletiyorum ama Hale’nin #sıfıratık girişimimdeki kompost uğraşım ile ilgili bir paylaşım hazırlamamı istemesi benim bir blog için yazı yazma heyecanımı körükledi. Bu sebeple kendisine teşekkür ediyorum. Biraz kompost yapma girişimimi anlatıp biraz da başka şeylerden bahsedebilirim. Bunun için de sizlerden özür diliyorum. 10 küsur yıllık bir İstanbul geçmişimin ardından aldığım bazı şahsi kararlarla İstanbul hayatımıza noktayı koyduk. Bunun ardından Manisa’ya yerleştik. Manisa aslında tarım kenti. Yani öyleydi, fabrikaların istilasına uğrayana kadar. Yine de burada yaşayan insanların kentsel dönüşüme kurban gitmemiş evlerinde, eğer şanslılarsa kentsel dönüşümden sonraki haliyle de bir bahçeleri oluyor. Apartmanların genelinde, şehir merkezinde dahi, İstanbul Bahçelievler semtindeki gibi ya da sitelerde olduğu gibi bahçelerin olduğu, burada yaşayan insanların bahçeye en kötüsünden nane ektiği bir yer Manisa. Merkeze yakın yerleşim birimlerinde, köylerde oturan ailelerin şehir merkezinde de evleri oluyor, çünkü aileden birkaç kişi fabrikalarda çalışıyorlar. Bu durum da insanların biraz olsun toprakla bağını koruyor. Yani burada kompost yapmak kolay. İstanbul’da ya da bahçesi olmayan evlerde kompost yapma fikri biraz uzak biraz da gereksiz gelebilir sizi anlıyorum. Burada merkeze yakın bir köyde (13km’lik bir mesafe) bulunan evimize genellikle kışın hafta sonları çocukların da hava alması için gidiyoruz. Zeynep Yörük(hayatınıhafiflet) ile Hale’nin videosunu izledikten sonra kompost fikrinin üzerine daha çok eğildim. 2017 sonbaharında bahçeye dökülen yaprakları, bahçeyi kaplayan otları yolmak suretiyle temizlediğimizde ortaya çıkan ot çöplerini toplayarak yine bahçenin toprakla kaplı bir köşesine gömmüştük. Ben orada havanın ve toprağın bir olup o kalın yaprakları, ağaçların dallarından düşen ve kimsenin yemediği meyveleri 3 ay gibi bir sürede nasıl “emdiğini”, kendinde topladığını gördüm. Bir yerden canlı yaprakları içine katarak yok eden toprak, diğer taraftan canlı otlar, meyveler vs. veriyor. Çok enteresan bir olay. Neyse, daha sonra annemle en azından hafta sonları geldiğimizde sebze çöplerini bu komposta karıştırsak diye konuştuk. Üzerine de videoyu izleyince kesin karar verdik. Kompost yapmak için, toprağı ortalama yarım metre kadar kazıyorsunuz. İçine, dediğim gibi bahçedeki otlar, yumurta kabukları, sebze çöpleri, meyve kabukları, çay, kahve gibi artıkları atabiliyorsunuz(yağlı yemek artıkları, hayvansal atıklar, ambalaj, tohum gibi şeyler komposta atılmıyor). Komposta uygun çöplerinizi attıktan sonra üzerini toprakla kapatıyorsunuz. Arada bir gidip karıştırıyorsunuz (ben hafta sonları gittiğim için haftada bir artıkları atarken karıştırıyorum). Eğer üzerini örttüğünüz toprak inceyse ya da derin kazmadıysanız biraz sineklenme oluyor. Daha sonrasında o artıkların yok olduğunu toprakla karıştıklarını ve değişik bir hal aldıklarını görüyorsunuz. Toprağın yapısı sanki torf gibi oluyor. Biz şu anda bahçede patates, soğan ve nane yetiştiriyoruz. Buradan çıkan gübreyi soğanları ve patatesleri ektikten sonra kullandık. Köy evine geldiğimiz zamanlarda, komposta başladıktan sonra, eğer ambalajlı bir şey satın almadıysak hiç çöpümüz çıkmıyor. Mutfakta kullandığımız deterjansız ve yağsız suları bahçeyi sulamada kullanıyoruz. Sebze meyve atıkları da zaten komposta gidiyor. Toprakla ilgilenmek aslında başka bazı konularda da algılarımızı yenilememizi sağladı. Mesela kompost için patates kabuklarını atmıştım, kabukların üç haftada çok az şekilde deforme olduğunu gördüm. Ama biliyorum öyle ya da böyle o kabuklar maksimumum üç ayda toprak olacak. Çünkü bugüne kadar oraya ne gömsek hep toprağa karıştı. (Yani bire bir patates kabuğunun ne zaman yok olduğunu gözlemlemedim tam üç ay diyemem ama patates kabuğunun dahi toprakta yok olması için birkaç ay geçmesi gerekiyor.) İşte algımızın yenilendiği yer burası. Mesela ben günde ortalama üç tane bebek bezini çöpe yollayan ortalama bir anneyim. Bir bebek bezinin toprakta 550 yılda yok olduğunu öğrendiğim günden beri içim huzursuz dolaşıyorum.
Bu fotoğrafta en son bir hafta öncesinde artıkları yolladığımız kompost görünüyor. Toprağın yapısındaki değişim fark edilebilir.
Burada da kompostun üstünü açıp, bahçeden yolduğum ot çöplerini, evden getirdiğimiz sebze artıklarını koyduğumuz zaman. Fotoğrafı biraz uzaktan çekmişim ancak burada baya bir ot ve çöp var çünkü biz köye gideceğimiz için hafta içinde bir bidonda sebze artıklarını biriktirmiştik ve çok olması sebebiyle derinliği doldurdu ve hatta biraz toprağın seviyesini aştı.
Bu da son hali. Otları, çöpleri gömüp biraz bastırıp üzerini tekrar toprakla kapattık.
Bu yazı ilgini çektiyse değiş sıfır atık etiketli yazılara göz atmayı unutma.
Eğer blogda konuk yazar olmak istersen bana Hakkımda sayfasındaki mesaj kutusundan ulaşabilirsin.
Comments