Geri dönüşüm ve sıfır atık diyince aklınıza ne geliyor?
Nasılsa tüm atıklarımı düzgünce ayırıyor ve o şekilde atıyorum mu yoksa ilk amacım çıkarttığım çöp miktarını azaltmak o yüzden geri dönüşüm yapabileceğim ikinci en iyi şey mi? Açıkcası ben bu ikinci görüşü savunuyorum. Geri dönüşüm maliyetli ve son çare olarak devreye almamız gereken bir şey. Ama tabii o çöp artık çıktıysa onu en doğru şekilde değerlendirmek gerek.
Japonya ise geri dönüşüm denince en çok öne çıkan ülkelerden. Burda geri dönüşüm çok ciddiye alınıyor. Aslında geri dönüşüm öncesinde “azaltma ve tekrar kullanma yer alıyor” mesela elinizde bir koli varsa onu hemen geri dönüşüme atmadan önce taşınacak biri var mı diye sorgulamak ya da bir markete vs vermek gibi.
Tabii geri dönüşümün de kuralları var. Pet şişeyi ya da cam şişeyi aldım attım yok, parçalarını ayıracaksınız (kapak, şişe varsa üzerinde kağıt vs) içini çalkalayacaksınız ve plastikse önce bir küçülteceksiniz yer de kaplamasın diye. Aslında çok zor değil ama tamamen bir alışkanlık oturtma meselesi. Rakamlar da oldukça ilgi çekici, üretilen tüm kağıdın %70’i, plastiğin %77’sini, metalin %96’sını geri dönüştürüyor.
Instagram’dan bir takipçim, @japonyadasadeyasam hesabının sahibi Asena Azuma, kendi tecrübesini anlattı:
Merhaba, ben Asena Azuma.
Öncelikle minimalizm yaşam biçimine çok yeniyim. Ağustos ayı (2018) gibi araştırmaya başladım diyebilirim. Öğrenir öğrenmez herşeyi uygulamaya çalıştım. Ama öncesinde Türkiye’ de minimalizmi öğrendiğimde bu yaşam biçimini seçen her Türkten gurur duydum. Benim açımdan Türkiye'de minimalist bir şekilde yaşamak zor görünüyordu. Toplumumuz bu minimalizm akımını, pintilik olarak algılandığı için yargılanmaktan korkmadım değil. Bazı şeylerin eksikliğinin artısını görmek, bizde biraz zor olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bende direkt komplekse dönüşüyordu az kıyafet, az ayakkabı, az makyaj, az eşya.
Baktım çok harcıyorum ama az mutlu oluyorum, adım adım minimalist yaşam biçimini benimsemem gerektiğini düşündüm, araştırmaya ve insanların deneyimlerinden faydalanmaya başladım. Bu süreçte birkaç minimalist youtube sayfasını ve instagram hesaplarını takip ettim. Geçtiğimiz kasım ayında ise japon vatandaşı eşimle evliliğimizden sonra Japonya’ya yerleştim. Daha sonra gözlemledikçe sokaklar, evler, insanlar o kadar minimalist geldi ki bana, bu sadelik komplekse dönüşmüyordu. Komplekse dönüşecek toplumsal bir baskı da yoktu üzerimde. Herkesin deneyimi kendine göredir, farklıdır. Benim deneyimlerime göre insanlar temiz ve pis kokmadıktan sonra insanların giyinişini yargılamıyor ve bakmıyorlardı. Dolayısıyla komplekse dönüşecek nedenlerim yoktu.
Japonya da sadelik ve ekonomik yaşam ile ilgili deneyimlerim, eşim ve ailesi sayesinde minimalist bakış açıma temeller atıldı. Japonya’ya geldiğimde ilk birkaç ay eşimin ailesiyle yaşadım. Kayınvalidem ve kayın babam 50 yaş üstü. Hala çalışıyorlar ve aynı zamanda evleriyle de çok ilgileniyorlar. Aynı evde yaşadığım bu kısa zamanda birkaç senelik deneyim edinmiş kadar oldum. Akraba ziyaretleri olsun, arkadaşlarım olsun hepsinin hayatına dokunan minimal bakış açılarını bir kenara yazdım, süzgeçten geçirip örnek aldım.
Geri dönüşümle ilgili bilgiye geçmeden önce bizim evin alışkanlıklarından biraz bahsedeyim:
1. Mutfak alışverişi gündelik yapılır.
2. Yapılacak malzemenin miktarına göre malzeme alınır.
3. Meyve yenilecekse kişi başına birer meyve alınır.
4. Peynirler de kişi başına az az alınır yani toplu alışveriş yapmıyoruz gıda konusunda.
5. Marketlerde meyve ve sebzeler tane ile, ikili, üçlü yada dörtlü satılır. Biz de yettiği kadarı ile ona göre alırız.
6. Japonya da marketler çok çeşitlidir bizdeki BİM, ŞOK, Hakmar, Carrefour, Migros gibi çeşitli marketler onlarda da var. Hepsinin pazar fiyatı her üründe farklı olduğu için en ucuz olan ürün hangi markette var ise oradan alınır.
7. Ücretli poşet veren marketler de poşet almak yerine kendi çantamızı kullanıyoruz.
8. Poşet veren marketlerdeki poşetleri alışverişten sonra evdeki atık ayrıştırmalarında kullanıyoruz.
Geri dönüşüme geçersek öncelikle çöp ayrıştırmaya değinmek gerekli. Çöplerimizi kağıt, plastik, şişe, şişe kapağı, et/ meyve köpük tabaklar ve içecek kutuları, metal/çelik kutu içecekler ve cam olarak 7 ayrı poşet olarak ayırıyoruz. Soldaki kağıt çöp kutusu, sağdaki plastik çöp kutusu.
*Her çöp kategorisinin belli bir günü var ancak o günlerde dışarıda ki çöp kutumuza atabiliyoruz. Belediye ancak o günlerde o kategorinin çöplerini toplamak için geliyor.
Bu aylık çöp toplama takvimi.
Bu takvime göre çöpleri evde ayrıştırıp ona göre dışarıda ki kutuya atıyoruz. Mesela yeşil olan kağıt ve eski kıyafetler (kıyafetleri 2. El olarak satma çok yaygın bu arada) Pembe olan kutular ve şişeler gibi gibi. Bu çöpleri ayrıştırırken evde kaldığı müddetçe kokmaması için çöpleri kullandıktan sonra temizliyoruz. Mesela bugün sütü bitirdik. Süt kutusunu kendi kesim kurallarına göre kestik ve yıkayıp ayrıştırdık. Evet, kutuların üzerinde nasıl kesileceği dahi yazıyor.
Lavaboya sulu yemek dökeceksek kesinlikle süzerek döküyoruz. Aradan kaçan olursa,
Şu şekilde filtremiz var:
Gerçekten ekolojik dengeyi korumaya çalıştıklarını görebiliyoruz. Sıvı yağ atıklarını ise lavaboya dökmüyoruz. Eğer yumurta pişirme, patates kızartma gibi bir işlem yaptıysak yağını kağıt havluyla alıp bir poşete dolduruyoruz ve o poşeti de kağıtların olduğu çöp kovasına ayrıştırıyoruz.
Yemek ve atık konusunda o kadar az atık çıkıyor ki gerçekten üzerinizden yük kalkıyor.
Kıyafet konusunda ayrıştırmayı merak ederseniz elimde ki kıyafetlerimin sayısı on parmağımın onunu geçmiyor artık. Bir spor, bir bot ve bir tane topluklu ayakkabım var. Hepsi de siyah. Aldığım ve elimde tuttuğum kıyafetlerin hepsi ayakkabılarımla uyumlu. Pantolon ve kazaklar birbiriyle uyumlu. Azlar, özler, birbiriyle karıştırıp giydikçe ömürleri de uzun. Minimalist yaşam biçimine adım adım girerken eşyalar azadıkça, ben çoğaldım. Sadeleştikçe bugün ne giyeceğim derdim kalktı. Giyim kalitem arttı. Komplekslerimi yendim.
Japonya, Osaka şehrinden selamlar,
@Japonyadasadeyasam / Asena Azuma
Comments