Merve’yi uzun yıllar Instagram’dan tanıyorum. Takası cok kullandığını biliyordum. Sonunda kendi hikayesini Türk İşi Minimalizm okurları için paylaştı.
Şimdi yıllar geçtikçe geriye bakıp diyorum ki " iyi ki hayatımı değiştirme kararı almışım".Beyaz yakalı bir dünyadan çıkıp gıda üretimi gibi bir işe girişince, dünyanın bambaşka, doğal, samimi bir yüzüyle de karşılaşma şansım oldu. Evet zorlukları çok, evet her gün bir mücadeleye uyanıyorum ama işte o beni her gün içine çeken bir şey yaratma duygusu tüm sorunları arkamda bırakmamı sağlıyor.
Bir gün, fıstık ezmelerini kavanozlamış kargoya hazırlarken, bir mesaj aldım.
- Sizden ezme almak istiyoruz, biz de çok güzel kuru meyveler yapıyoruz.Fiyatı nedir?
Fiyatını söyledim ve zaten sürekli kahvemin yanından eksik etmediğim kuru meyvelerle takas edip edemeyeceğimi sordum. Gülümseyen bir tabii ki geldi.Ben, fıstıkları gönderdim,bir kaç gün sonra mis gibi kuru erikler elimdeydi.
Sonra bitip tükenmek bilmeyen zeytin sevgim sayesinde yerel zeytin üreticileri ile tanıştım, sonra çizgi filmlerdeki gibi mantarlar yetiştiren başka bir üretici ile. Fıstık kavanozları gidiyor, yerine zeytin kavanozları geliyordu. Mantarlara, fıstık ezmeli soslar yapılıyordu. Sokakta pazar arabaları ile satış yaptığımız bir etkinliğin son gecesi, tüm satıcılar birbirlerine ürünlerinden hediye etmeye başladı.Eve, kocaman bir kutu, binbir emekle üretilmiş ürünle dönerken aklımdaki son şey dört gündür neredeyse onsekiz saate yakın ayakta olmamdı. Üretmek, doğal olanı insanlara ulaştırmak tutkusuna bir de yepyeni insanlar tanışmanın hazzı eklenmişti. Takas, insana yeniden insana dokumayı öğreten en değerli şeylerden biri belki de. Elinle değil gönlünle vermenin en güzel örneği. Fıstık ezmesi ile kimlere ve nerelere ulaştığımı düşündükçe, geriye sarıp, evimdeki ve işimdeki şeylere bakınca bazen bu paylaşma ve dayanışma duygusunu herkesin hayatında bir kere olsun yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Takas deyince insanların aklına belki sadece köylerde buğday verdim, mısır tohumu aldım geliyordur. Ya da dinlerde gezen barter kelimesi bu duyguyu daha modernleştiriyordur. Takas etmeye başladığımdan beri beni en çok saran his, bunun büyük bir gönüllülükle yapılmasından kaynaklanan huzur aslında. Bir ihtiyacı gidermeden çok daha fazlası, çok derin bir paylaşım, emeğimi sana teslim ediyorum, emeğini aynı hürmetle teslim alıyorum fikri. Belki hayal dünyamızı biraz genişletebilmek ve takasın bir al, verden fazlası olduğunu için biraz örnek vermem lazım. Fıstık ezmesi kavanozları bakın neler oldu. Zeytinyağı, ev yapımı sabun şampuan, mantar, ekmek, kahve, çay, kuru meyveler, çiçek, tohum, çanta, t-shirt ve evet bunlar olası zaten diyenler için devamı var ressam bir arkadaşımdan tablo, bir yazarın imzalı kitabı, muhteşem bir heykeltraşın yaptığı heykel, gümüş takı tasarımcısında muhteşem bir kolye, seramik sanatçısından fincanlar ve hayatımın en ilginç diyaloglarından birine şahit olduğum el yapımı bir mandala eser hem de düş ağı şeklinde, üzerinde " follow your dreams" yazısı ile. Bu düş ağı mandalanın hikayesi çok ilginç aslında, gelen mesaj : - Sizi uzun süredir takip ediyorum, fıstık ezmesini de çok seviyorum ama şu anda alma imkanım yok, yolunuz hep açık olsun. Okudum, bir daha okudum. Kim diye merak ettim, instagramda yaptığı harika mandalaları gördüm, bu ülkede sanatla uğraşan herkesin işi hep çok zordur bilirim. - Size yollasam kabul eder misiniz dedim. - Hayır, emeğiniz var hak geçmesin dedi. Gaziantep'ten bir ses, işyeri doldurdu. Hak geçmesin çok derin anlamlar içerir ve öyle dil ucuyla söylenen " hakkını helal et" cümlesinden çok doludur. - Geçmez, içimden geçen bu dedim. Kabul etti sağolsun. Kavanozlar,sessiz sedasız Antep yoluna düştü.... Günler sonra gelen kargo, siyah bir çerçevede içinde düş ağı bir mandala. Hayatımda bu kadar etkilendiğim ilk takastı sanırım. Ne diyeceğimi, ne yazacağımı bilemedim. Hala, evimin baş köşesinde duran bu eser bana, en zor günümde neden yola çıktığımı anlatır.Gün doğmadan uyandığım sabahlarda, rüyalarım o ağa takılır, hadi der devam et. Dünyaya sadece tüketmek için gelmedik. Ne dünyanın nimetlerini ne de birbirimizi. Üretmek, bire bin katmak, olanı yeniden hayatla ve insanlarla buluşturmak insanın doğasında var. İnsan, insana muhtaç. İnsan, insanın gönlünden geçeni alıp, vermeye, bölüşmeye, dayanışmaya, paylaşmaya muhtaç. Takas, bir mal alışverişi değildir, para hesabı yaptırmaz size. Aldım, verdim,gönlüm razı, aramıza para girmesi diyebilmektir. Takasta bu yüzden senin verdiğin az benimki çok denilmez, Sessiz bir gönül rızası geçer elden ele. Emeğin değeri birken bin olur.
ความคิดเห็น